İKİ ELİMİZ DE BOŞ
Kainatın Yaratıcısı önce melekleri yarattı ve onların temaşası
ile kainatı ziynetlendirdi. Kasırlar gibi yıldızlar, burçlar gibi seyyarelerle
donattı, ışıklandırdı. Bazıları için bir görsel şölen bazıları için ateşli bir
alev kıldı onları. Sonra İnsanların Rabbi olan Allah, Adem’i yarattı. Onu
biçimlendirdi, ruhundan üfledi, meleklerine karşı savundu, muhabbetle kayırdı
öne çıkardı. Allah Adem’e iki el verdi. Adem iki elini de günaha uzattı. Adem
iki elini istiğfar için de kaldırdı.
Ellerin kaderi idi bu Beni Adem için. Ya “iki elin kurusun!”
dedirtecek şerre tevessül edecekti, ya parmaklardan ab-ı hayat fışkırtacaktı.
Ya şamar vuracak, ya okşayacaktı. Ya çalacak ya da infak edecekti. En temiz
işleri de, en pis işleri de aynı ellerle yapacaktı insan. Eller insanın kainata
uzanan köprüleriydi. İnsanın kainatla ilişkisini eller belirlerdi. İmanın
mahalli kalp enfüste dururken salih amelin icracısı eller afakta gezinecekti.
Yine küfrün çekirdeği acı acı yakarken insanın içini, eller dışında hoyratça
tahrip edecekti Rabbin meleklere nezaret ettirdiği mahlukatını. İşin ayinesi
ellerdi, mahşerde de ağız susacak eller konuşacaktı.
Şerrin bir temsilcisi şeytanın avanesinden biri şöyle dedi,
“ Bu ellerin biri hayat verir biri ölüm” . Bir organ mafyası doktoru idi
kendisi. Kimin ölüp kimin yaşayacağına karar vermenin sarhoşluğu başını
döndürmüş, kendini muazzam bir kudrete malik hissediyordu. Tıpkı selefi Nemrut
gibi “Ben de Muhyi ve Mumitim” diyordu Alemlerin Rabbine kendini denk tutarak.
Birini öldürüp diğerini serbest bıraktığı iki mahkumla kanıtlıyordu iddiasını
Nemrut. Günümüzdeki takipçisi de birine ölüm diğerine yaşam sundum diye
böbürleniyordu.
İkisinin de unuttuğu şey kendilerinin de dahil olduğu şu
koca kainatı çeviren, güneşi ve ayı döndüren bir Rabbe kafa tutmakla büyük bir
belaya zemin hazırladıkları idi. Nemrut şayet Tanrı olsaydı, yeryüzündeki bir
sineğe söz geçirebilirdi. Doktor şayet Tanrı olsaydı, kendisine isabet edecek
musibeti bilebilir ve tedbirini alabilirdi. Tuzak kurdular ancak Allah tuzak
kuranların en hayırlısıydı. Allah şer doğuran elleri ebter kıldı.
Musa elleriyle sihirbazların oyunlarını bozdu, denizi yardı,
çölde su fışkırttı, Tur’da el açtı kavmi için aman diledi. Davud elleriyle
Calut’a bir taş fırlattı, elleriyle adil bir devlet kurdu, elleriyle demiri
yumuşattı, elleriyle Süleyman’ı yetiştirdi. İsa elleriyle annesini müfterilerin
ezasından korudu, marangozhanede iş işledi, o ellerle gözleri açtı, o ellerle
ölüleri diriltti, o ellerle şifa dağıttı. Tabileri olan müminler elleriyle hayr-u
hasenatlarını Rabbe takdim ettiler. Tabi olduklarını iddia eden kafirler
elleriyle onlara ihanet ettiler, kitabı yine elleriyle değiştirdiler.
Hz. Muhammed(sav) elleriyle Hacer-ül Esved’i taşıdı.
Fatma’yı ve Ali’yi büyüttü. O eller ayı yardı, ağaçları çağırdı. O ellerle
Hatice’sini gömdü. Kanlara bulanmış iki el kalktı semaya Taif’te kana karşılık
merhamet diledi. Bir hastalıklı keçiye dokunan ve onu bir süt çeşmesine çeviren
de o ellerdi, arkadaşının sırtını sıvazlayıp “Korkma Allah bizimle” diyen de onlardı.
O eller yemeklere bereket kattı, o eller hastalara şifa sundu, o ellerden su
fışkırdı, o eller bir hurma kütüğünü teselli etti. Taşlar o ellere temas edince
zikirlerini aşikar etti. O eller ümmetin her ferdine merhamet dağıttı. Allah
onun ellerini Kevser kıldı.
Biz de ellerimizi onun ellerine benzetmek isteriz. Bunun
için her gün beş defa suya sokar ve ellerimizden çıkan tüm seyyiat için af
dileriz. Onun sünneti ellerimizi temizler. İçine girilip yıkanılan ırmaktır
Efendimizin sünneti. Onun gibi ellerimizi açarız semaya. Onun dualarına “amin”
demektir tüm yaptığımız. Cennete değebilsin diye parmak uçlarımız onun ellerini
tutarız. Taşlar avucumuzda zikretmese de biz onun gibi sayarız parmak
boğumlarımızı tek tek “Subhanallah” diyerek. Dileriz onun teması ile taş
kalplerimiz bile zikre iştirak etsin. Onun gibi dokunmaya çalışırız müminlere
şefkatle. İnfak ederken cimrilikten titremesin diye ellerimiz, hatırası ile
doldurur da öyle uzatırız yoksula onları. O bizi ellerimizden tanır, zira secde
eder, mushafa dokunur,yetimi okşar, rızkı paylaşır, dua eder ellerimiz.
Biz beni Ademiz. İki elimiz de boştur, ne ile doldurulacağı
bize bırakılmıştır. Ellerimiz cehenneme de cennete de uzanır. Şeytana da temas
edebilir, Rahman’a da uzanabilir. Ancak Efendimizin duası ile onlar cennete
yetişir, cehenneme değmez olurlar. Bizim tüm yaptığımız ellerimizi açıp ona
eşlik etmek, ellerini uzattığını fark etmek, ellerimizi onunkine
bitiştirmektir. Onun ellerini tutan ve ona bu surette biat edenlerden olmak
dileriz. Zira biliriz onun ellerini tutarken tuttuğumuz Allah’ın elleridir.
Şüphesiz ona biat edenler Allah’a biat etmişlerdir.
Mona İslam
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder