4 Ağustos 2012 Cumartesi

Tefrikaya dair...

Tefrika, aleme Hakkı unutarak bakmaktır.(Fütuhat-ı Mekkiye, cilt 9)

Bir bina düşünün tuğla tuğla inşa ettiniz, ancak çimentoyu unuttunuz, ne kadar çaba sarf etseniz de bir küçük rüzgarda binanın taşları kolayca birbirinden ayrılıverir. Hakk alemdeki çokluğu bir arada tutan, bir kılandır. Onu unuttuğunuzda, ne kadar dünya barışı, ne kadar insan hakları, ne kadar çevrecilik yaparsanız yapın, alemi mamur etmek için ne denli çabalarsanız çabalayın beyhudedir. Evet, çok emek sarf ettiniz, ama binayı yaparken çimentoyu unuttunuz.

Tefrika önce isimlerde ortaya çıktı der İbn'ül Arabi. Onları birbirinden farklı kılan anlamlarında. Sonra nispetlerle ve o nispetlerin kendilerini isimlere bağladığı eşya ile... Her bir eşya tanımlandı, her bir tanım, bir diğerinden onu ayıran tefrik eden şey oldu. Tanımlamak tefrik eder, ayırır. Bilgi ise tanımlamaya bağlıdır. Bilebilmek için ayırırız. Bilmek fark olmaksızın mümkün değildir.

Ancak eşyayı, nispetleri, isimleri birleştiren, cem eden onların her birinin kaynağı, aynı, kendisine nispet edildiği Zattır. O birdir, Onun birliği sayesinde her şey birlenir. Eşya toplanır, isimler toplanır. İnsanın varlığının tabakaları, latifeleri, bedeni, nefsi, ruhu, hayali aklı toplanır.

Allah kendisine nasıl dirilttiğini soran İbrahim'e dört kuşu örnek verdi. Dört kuş dört unsura benzer. Onları dört dağa dağıttı ki bu dört dağ dört sıfattır. Hayat, ilim, irade, kudret. Bu dağ gibi sıfatlar sayesinde dağılmış varlık toplanır ve canlanır. İbrahim'e onları çağırmasını söyledi, burada İbrahim Hakkın gören gözü işiten kulağı olduğu kimsedir. Hak İbrahim'den tecelli eder. İbrahim dağılıp parçalanmış kuşları çağırır, kuşlar toplanır ve uçarak ona gelirler. Bir zat dört sıfatın ortasında durur, birbirine karışmış dört unsuru çağırır. Bu birlik dirilme için hayat için varlık için şarttır.

Kendimizi darmadağın hissediyorsak, her bir parçamız bir dağın başına savrulmuş gibiyse, toparlanamıyorsak, Onu hatırlama, Onu zikretme zamanıdır, belki O bizde de hayat, ilim, kudret ve iradesi ile tecelli eder, bizi de çağırır da toparlanırız.

Ne diyordu "Anarsanız anarım sizi" Evet, çağırırsak O da bizi çağırır, çağırırsa toparlanırız. Canlanırız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder