7 Aralık 2012 Cuma


Güvercinler ve Zambaklar


Matta 6:25-34
"Bu nedenle size şunu söylüyorum: ne yiyip ne içeceğiz?' diye canınız için, ya da `Ne giyeceğiz?' diye bedeniniz için kaygılanmayın [Yunanca: "merimno" Filipeliler 4:6 ve 1. Petrus 5:7 bölümlerinden kullanılan aynı sözcük]. Can yiyecekten, beden de giyecekten daha önemli değil mi? Gökte uçan kuşlara bakın! Ne eker, ne biçer, ne de ambarlarda yiyecek biriktirirler. Göksel Babanız yine de onları doyurur. Siz onlardan çok daha değerli değil misiniz? Hangi biriniz kaygılanmakla ömrünü bir anlık uzatabilir? Giyecek konusunda neden kaygılanıyorsunuz? Kır zambaklarının nasıl büyüdüğüne bakın! Ne çalışırlar, ne de iplik eğirirler. Ama size şunu söyleyeyim, tüm görkemine rağmen Süleyman bile bunlardan biri gibi giyinmiş değildi. Bugün var olup yarın ocağa atılacak olan kır otunu böyle giydiren Tanrı'nın sizi de giydireceği ne kadar daha kesindir, ey imanı kıt olanlar! Öyleyse, `Ne yiyeceğiz?' `Ne içeceğiz?' ya da `Ne giyeceğiz?' diyerek kaygılanmayın. Uluslar hep bu şeylerin peşinden giderler. Oysa göksel Babanız tüm bunları gereksindiğinizi bilir. Siz O'nun egemenliğinin ardından gidin, o zaman size bunlar da verilecektir. O halde yarın için kaygılanmayın. Yarının kaygısı yarının olsun. Her günün derdi kendine yeter."

Bu incil ayetini ne çok seviyorum.
Güvercinler(kuşlar) fail varoluş durumunu, sayi, çabayı, arayışı anlatıyor. Güvercinler rızkı aramak için sabah kursakları boş çıkıyorlar, ama Rab onların kursaklarını boş göndermiyor. Rızkın her ihtiyacımız olduğunu hatırımızda tutarsak, her ihtiyacımız için içine girdiğimiz arayış bize vaktin güvercinleri olduğumuzu haber veriyor. Bu yüzden zaman zaman "vakit güvercinleri gösteriyor" demeyi seviyorum. Halimizi güvercinlere benzetmeyi. Şüphesiz ne ararlarsa arasınlar, ne kadar yüksekte uçarsa uçsunlar, elinize aldığınızda hızlı hızlı atan kalpleri ve sıcacık vücutlarıyla güvercinlerin bir sıkımlık canı var. Acizler, arayıştalar, sadece sayleri var...

Bir de kır zambakları var. Onlar da yamaçlarda insanların gözünden ırak yerlerde, inzivada bekleyişleri anlatıyorlar bana. Tıpkı Hz. Meryem'in doğuya çekilip dua ederek bekleyişi gibi. Bir yerde, bir mekanda, kıpırdamadan beklemek. Duaya dua eklemek, elinden başka hiç bir şey gelmemek. Ta ki Rabbin seni Süleyman'dan güzel giydireceğine iman etmek.
Ey Beni Adem! Size yücelerden, hem çıplaklığınızı örtesiniz diye, hem bir görkem güzellik nesnesi olarak giyim kuşam bahşettik; ama Allah'a karşı sorumluluk bilinci giysisi her şeyin üstündedir. İşte bunda Allah'ın ayetlerinden biri var ki insanoğlu belki ders alır.(Araf 26)

Kuran bize giysiyi çıplaklığımızı örten olarak tarif ediyor. Çıplaklığımız sadece bedene mi ait, hayır, insan bedenen örtülü olduğu halde birine birşeye karşı çıplak olabilir, bu savunmasızlığımızdır, incinebilirliğimizdir, perdemiz yoksa, kalkanımız da yoktur, çıplak olduğumuz yerden en küçük bir rüzgar bile bizi hasta etmeye kafidir. Ve biz giysi dileriz Rab'den. Biliriz Ona karşı hep çıplağız, ama gayra karşı bizi örtmesini dileriz, onlara karşı beni savunmasız, kırılgan, incinebilir bırakma, çünkü öyleyim. Öyleyse aramıza gir. Beni Senle ört...

Ve bir görkemdir giysi, insan seçtiği giysi ile kendini ifade eder, renkleri, kumaşı, biçimi nasıl dışa vurmak istiyorsa kendini öyle seçer. Üstümüze giydiğimiz, imajlar, semboller usuller, usluplar, seçilen yollar ve hatta öğretmenler, meslekler, meşrepler hep bu görkem giysileridir. Onlarla sunarız kendimizi varlığa. Ben demenin yeterli gelmediğini biliriz. Tüm giysilerimizle biz deriz...

Ancak bizden Meryem gibi talep etmemiz istenen giysi Onun isimlerinin kumaşından dokunur. Üstümüze göredir, mizacımız hangi isimden kaç metre bize yakışacağını bilir, biçer, giydirir. Ve o vakit O sadece "Beni onlardan ört, beni Senle ört" değil. "Beni onlara göster, beni Senle göster" olur. 

Pusulanın güney ve kuzey kutbu gibi iki şıklı bir varlık durumudur güvercin ve zambak durumu. Erkek kadın, veren el alan el, fail münfail, atan ve attığında atmadığını bilen. Saatler kah güvercinleri gösterir, kah kır zambaklarını. İkisi de güzeldir ikisi de kulluk biçimidir.






  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder