18 Aralık 2012 Salı

Bir'e ve çok'a, kadına ve erkeğe dair bir not...

İnsan hep birle çok arasında bir yerde durur. İlişkileri nispetleri hep bire veya çok'adır.
Hayat makamlarla hiyerarşilerle kuruludur.
Bunlara riayet etmeden Yakub'un göğe uzanan merdiveninden çıkamazsınız.
Hani şu batılıların resmettiği imge, Yakub Peygamber bir merdiven görür, melekler ondan inip çıkmaktadır.
Bu merdiven imgesi çok esaslıdır.

Nefsime bakıyorum. Bilgimin ilk kaynağına, ben'e.
Bir kadının ilk bakışta biri ve çoku nedir?
Eşi ve çocukları tabi.
Kadın çocuklarını çok'a dönük bir sevgiyle, eşini bire dönük bir sevgiyle sever.
Bire dönük sevgi bir yere ait olma sevgisidir. Vatan sevgisi gibi. Evini sevmek gibi.
Kadın kocasını aidiyetle sever. Çocuklarını sahiplikle.
Aidiyet biredir, sahiplik çoka.

Bu yüzden feministlerin itirazlarını, modern zamanların isyanlarını göze alarak söylüyorum ki erkekler karılarını sahiplikle severler. Aidiyet sevgisi değildir onlarınki, bu yüzden severken birini bırakıp yerine bir başkasını koymazlar, birden fazlayı sevebilirler. Tıpkı kadınların çocuklarını sevmesi gibi...

Kadınlar için bu doğru bir nispet değildir. Ahlaki olarak doğrudur değildir bir yana, fıtri olarak kadına ait gerçeklik onun erkeğe bire yönelir gibi, bir üst makama, aidiyetle yönelmesidir. Bu yüzden biz kendimize kıyasla baktığımızda erkekleri anlayamayız. Onların da bizim gibi sevmesini bekleriz. Onları anlayabilmemizin tek yolu bizim çocuklarımıza yönelik sevgimize bakmaktır. Çok'a yönelik tavrımıza, sahip olduklarımıza bakışımıza.

Şirk üst ilkeye dönük bir ikilik vaz etmektir. İnsan aynı anda iki yere, iki şeye birden ait olmaz. Aidiyet illa ki biredir. Ancak sahiplik için şirk kavramı kullanılamaz, birin çok şeyi olması mülkiyetinde çok yer bulunması mümkündür.

Olmalıdır demiyorum, ama olabilirliği anlamaya çalışıyorum. Varlıktaki hiyerarşiyi anlamak ve o merdivenden yukarı çıkmak istiyorum.

İnsan sahip olduklarına dönerek yüzünü kesrete döner. Bu yüzden sahip olduklarımız bir fitnedir. İnsanın kendini toplayabilmesi ancak aidiyetinin mensubiyetinin olduğu yere dönmekle olur. Bu yüzden kadına kocasına itaat emredilirken tersi emredilmemiştir. Bir üst makama dönüş esastır. Üst ilkeye. Bir'e...

Bu yüzden bir kadın kendini bir adamda toplar, bir olur. Bu yüzden erkekler kendilerini kadınlarda dağıtır paramparça olur. Bu yüzden biz onlarla onların bizimle saptıkları gibi sapmıyoruz. Biz en fazla birini terk edip birine bağlanıyoruz. Bu bizi dağıtmıyor, parçalamıyor.

Kadınlar için erkekler birliğe varmanın, tümel olanı kavramanın, toplanmanın bir yolu iken, erkekler için kadınlar çokluğa gidişin tikellerin bilgisini elde etmenin, ayrıntıda gizlenmiş güzelliği keşfetmenin, icmalin kendilerine veremediği ancak tafsille bilebilecekleri meseleleri öğrenmenin bir yoludur. Erkek kadına göre batın, kadın erkeğe göre zahirdir. Erkek kadına göre evvel, kadın erkeğe göre ahirdir. Bu dört ismin bilgisi kadınla erkeğin birbirine nispetlerinden öğrenilebilir. Her biri bir diğerinin umdesine bırakılmış bilgiye muhtaçtır. Hiyerarşi bir basamaktan ibarettir. Orada tam da biri diğerinin elini tutabileceği, tırmanmasına yardım edebileceği, ve yüzünü ona dönerken aşağıda zuhur eden her şeyi onun yüzünde görebileceği bir yakınlık vardır. Erkek için kadının yüzü, kadının bilgisi tüm alemin bilgisidir. Kadın için erkeğin eli Ona gidebilmesine bir vesiledir.

Evet, erkek gerçekten gören bir göze sahipse bir kadının yüzünde tüm alemi görebilir, kadının toplayıcılığı erkeğe bakan yönüyle bu olsa gerek. Bu yüzden bir kadın erkeği aleme dönük yüzüyle toparlar, erkeklerin evlenelim de hayatımız düzenlensin, derlensin, toplansın demeleri bundandır. Ancak kadına bakan erkek hala aleme bakmaktadır. Daha başka bir deyişle Onun teşbihe zuhura dönük yüzüne bakmaktadır. Kadın erkeğin elini tuttuğunda onda olanı aldığında ve tamamlandığında ise tenzihe yaklaşır.

Yol erkekten kadına semadan arza,tenzihten teşbihe, akıldan hayale,ruhtan cisme, kadından erkeğe tam tersi doğrultudadır. Resmettiğimiz merdivenin iki ardışık basamağında duran kadın ve erkek onların yukarı ve aşağı ile irtibatları bu minvaldedir.

İmkan barındıran her şey aynı zamanda bir imtihan da içerir. Biz onlar için kesretin bir yüzüyüz. Tafsilin, ayrıntının, tikellerin. Bizde bu yüzden kayboluyorlar, biz dolambaçlı bir yoluz. Ve onlar bizim için vahdeti, icmali, geneli, bütünü temsil ediyorlar. Bu yüzden biz onlardan biriyle içine dalıp kaybolduğumuz ayrıntılardan çıkıp tümel olana uzanabiliyoruz. Ancak bizim için de varta, elini tutup tıırmandığımız adamı görüp Allah'ı görmeme olmalı. Bu bize zaten aradığımı buldum diye tırmanma hedefini kaybettiriyor. Biz zaten aleme/doğaya onlardan daha yakınız. Tırmanmayı unutur, uzanan elde kaybolursak sadece doğadan ibaret oluruz. Oysa kadın da erkek gibi alem ile ilahi isimlerin, Allah'ın iki elinin değmesiyle yaratıldı.

Biz karmaşıkız, onlar basit. Biz kesretiz onlar vahdet.
Herkesçe kabul edileni bilmem, herkesin muhakemesi, bilgisi,yolu kendine aittir,Allaha giden yollar nefisler adedincedir. Benim nefsim bana bu bilgiyi veriyor.

Bunun üstünde olan ise kadının ve erkeğin de birer zuhur olduğu ve sadece Ona dair bir bilgiyi bize sunmak için ortada bulunduğunu bilmektir.

Herkes kendi nefsinin verdiği ile kendi Rabbine giden yolu bulur, benim tek derdim de bu.


1 yorum: